Sen de bir SALÂVAT getir..

•Nisan 28, 2013 • 2 Yorum

sende_salavat_getir_islamcokguzel_harun

Sen de bir SALÂVAT getir..

Übeyy ibni Kâ’b bir gün Sevgili Peygamber Efendimize (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle sordu:

“Ey Allah’ın Elçisi, ben sana çok salâvat getiriyorum. Duamın ne kadarını salâvata ayırayım?”

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) “Dilediğin kadarını” buyurdu.

Übeyy yine sordu: “Dörtte birini ayırayım mı?”

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) yine “Dilediğin kadarını,” buyurdu.

“Ama arttırırsan senin için daha iyi olur.”

“Yarısını?” “Dilediğin kadarını. Ama arttırırsan senin için daha iyi olur.”

“Peki, duamın tamamını salâvata ayırsam?”

“İşte o zaman Allah (celle celalühu) senin bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını da bağışlar.”

(Tirmizî, Kıyamet: 23)

♥Allahümme Salli Alâ Seyyidina Muhammedin Ve Alâ Âli Seyyidina ♥Muhammed♥

salavatiserife

Ah Nefsim..!

•Mart 21, 2012 • 5 Yorum

Çanakkale Şehitlerimizi Rahmetle Anıyoruz, Ruhları Şad Olsun

•Mart 18, 2012 • 1 Yorum

Rûhum Sana âşık, Sana hayrandır Efendim (S.A.V.)

•Mart 9, 2012 • 2 Yorum

Ya Rabb (c.c.)

•Mart 8, 2012 • Yorum Yapın

Ya Rabb (c.c.)..!
Nefsimize zulmetmekten alıkoy bizi.
Senin adaletine razı olanlardan eyle bizi.
Senin adaletinin korkusuyla terbiye et hepimizi.
Adaletinin korkusuyla yumuşat kalplerimizi.
Amellerimizin tartıldığı ‘mizan’da güzel eyle akibetimizi.
Mizanında ağırlığı olanlardan eyle bizi.
Kolaylaştır sorgu sualimizi.
Sana hesap verme inceliğiyle yaşat bizi.
Hükmüne razı eyle bizi.
Zulmetmekten ve zulme uğramaktan uzak eyle hepimizi..
AMİN

Fedakârlığı Büyük Olanlar Kimler..?

•Mart 8, 2012 • 1 Yorum

Ferhad’a acıma ey talib, dağları
delerken yorulmaz o! Mecnun’a da gülme sakın, divanesi olduğu yâr uğruna
kaybettiği aklın ardından aslâ gözyaşı dökmez..

Sen asıl Yusuf’un hâlinden ibret al, âşık olmak varken hazinedar oldu. Bir de
âlemlere rahmet olarak gönderilmiş Efendimizin
(s.a.v.) hâlini düşünsene..!

O ki Mirac’da yâriyle arasında neredeyse bir adımlık mesafe kalmışken (kabe
kavseyni ev edna), yâre sarılmak yerine bizleri düşündü de "Ümmetim! Ümmetim!"
deyû ağlamaya başladı..

İmdi, söyle bakalım ey talib, fedakârlığı büyük olanlar kimler..?
Aşıklar mı, yoksa aşktan vazgeçenler mi..?

İSLAM’IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)

•Mart 8, 2012 • 1 Yorum

İSLAM’IN KADINA VERDİĞİ
DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)

Kur’an-ı Kerim’deki 4. surenin adı "Nisa" Suresi’dir.
Nisa, kadınlar anlamındadır. Kadınlar Suresi demek. Kuran-ı Kerim’de "rical",
yani erkekler anlamında herhangi bir sure yok
tur.

Kuran-ı Kerim’de, bazı peygamberlerin isimleri surelere verilmiştir. Yusuf,
Yunus, İbrahim veya Lokman sureleri gibi. Peygamber olan erkekler sureye isim
olabilmiştir. Bu genel kuralın tek istisnası "Meryem" Suresi’dir.

Hz. İsa (a.s.)’ın annesi, peygamber olmamakla beraber bir sureye isim
olabilmiştir. Peygamber olmayan tek kişiliktir. Kuran-ı Kerim her fırsatta
kadını onurlandırmış, ön plana çıkarmıştır. Toplumun gündeminde kalsın diye.

Kuran-ı Kerim’deki en manidar surelerden biri de 58. sırada yer alan "Mücadele"
Suresi’dir. Medine’de inen bu surenin kadınlar açısından anlamlı bir hikáyesi (sebeb-i
nüzulu-iniş gerekçesi) vardır. Mücadele, peygamberle tartışan kadın anlamına da
gelir. Olay şöyle gelişti:

"Hz. Havle (RA)" iman eden bir kadındı. Evs (RA) isimli, sert tabiatlı bir
adamla evliydi. Bir gün Evs (RA), karısını boşadı. Bu boşanmayı
gerçekleştirirken de eskiden Araplar arasında yaygın olarak yapılan ve "zihar"
olarak adlandırılan bir yöntemi kullandı.

Araplar, eşlerinin bazı hassas noktalarını, anneleri-bacıları gibi evlenmeleri
yasak olan akrabalarına benzetirlerse bu boşanma sebebi sayılırdı. Evs (RA) de
eşine, "Sen bana anamın sırtı gibisin" diyerek aralarındaki akdini sona erdirmek
istedi.
İşte bu olaya muhatap olan Hz. Havle, soluğu Hz. Peygamber’in (SAV) yanında
aldı. Hz. Havle tepkiliydi. Hz. Havle yorgundu. Hz. Havle bezgindi. Hz. Havle
mağdurdu. Hz. Havle çaresizdi. Çareyi Hz. Peygamber’de (SAV) bulacaktı.

Havle (RA), Peygamber’in (SAV) evine geldi. Efendimiz (SAV) dinliyordu. İsyan
edercesine kocasını, Peygamberimize şikáyet etmeye başladı. Şöyle diyordu: "Ey
Allah’ın elçisi! Evs, benim malımı-mülkümü yedi. Gençliğimi tüketti. Onun için
çocuklar doğurdum. Şimdi ise yaşlandım. Çocuk doğuramaz hale geldim. O da zihar
yaparak beni boşadı. Beni ortada bıraktı. Ya Rabbi, halimi sana arz ediyorum. Bu
halimi sana şikáyet ediyorum."

Havle’yi büyük bir dikkat ve saygıyla dinleyen Hz. Peygamber (SAV) bir an
duraksadı. Sonra, "Bu tür boşamalarla ilgili Rabbimden bana herhangi bir ölçü
gelmiş değildir" cevabını verdi. Çünkü O (SAV), Yüce Allah’tan vahiy gelmedikçe
kendi heva ve arzusuna göre konuşmazdı. Yüce Allah’ın kendisine müsaade ettiği
konular hariç, mutlaka vahiy beklerdi.

Ama çok geçmeden Yüce Rabbimiz, "Halimi sana iletiyorum" diyen bu mağdur kadının
yakarışına cevap verdi. Ötelerden, ötelerin de ötesinden cevap geliyordu. Yüce
Allah’ın, "Senin sesini, yakarışını, isyanını duydum. Yalnız değilsin, sözün
duyulmuştur, gökte yankılanmıştır Havle! Arzu ettiğin konuda sana cevap
verilecek ve sen rahatlayacaksın" anlamında ayeti inecektir.

Yüce Rabbimiz, Havle’ye cevap veriyordu. Öylesine bir cevap ki Medine’de
yankılanmadık, konuşulmadık ne sokak ne ev bırakacaktı. Günlerce her mekánda
Havle’nin yakarışına verilen cevap konuşulacaktı. Havle gibi mazlum ve mağdur
bütün kadınlar, bir anlamda "erkeği cezalandıran" bu ayetleri gururla
okuyacaklar.

Yüce Allah (c.c.), karısını bu şekilde boşamak isteyen erkeğe bu işin çirkin
olduğunu ilettikten sonra, ya köle azadı, ya iki ay üst üste oruç veya 60 fakiri
doyurma cezası verecektir. Eşine dönmenin bedeli olarak. Tekrar eşine yaklaşmak
istersen bunu ödeyeceksin. Kadın değil, erkek bunu ödeyecek. Çünkü kadın mağdur
oluyordu. Rabbimiz, mağdurun yanında, mazlumun yanında.
"Mücadele" Suresi’nin ilk ayetleri indiğinde yüzü sevincinden ay gibi parlayan
Peygamberimiz (SAV), Havle’yi çağıracak ve "Seni müjdelerim Havle! Allah senin
sesini duymuştur" dedikten sonra ilk ayeti okuyacaktır: "Kocası hakkında seninle
tartışan ve Allah’a şikáyette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah
sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah işitendir, bilendir." (Mücadele 58, 1)

Hz. Havle bugün bile horlanmış, zorlanmış, terk edilmiş, önemsenmemiş,
gençliğinden sonra kenara itilmiş bütün kadınların ortak isyanı olmuştur. Sembol
olmuştur. Önemsenmediklerini zanneden kadınlara, "Hayır, Rabbiniz sizi
önemsiyor. Rabbiniz sizin adınıza zulmeden erkeğe dünyada cezalar getirdiği gibi
ahirette de hesap soracak". Üzülmeyin, sesinizi Rabbiniz duyuyor, halinizi
görüyor cevabıdır Mücadele Suresi.

Yıllar geçer. İki büklüm bir kadın Medine çarşısında Hz. Ömer’in önüne geçer.
Bir şey sorar. Uzun boylu Hz. Ömer eğilir, diz çöker. Ellerini kadının omzuna
koyar. Söyle nine der. Kadın dakikalarca konuşur, Hz. Ömer dinler. Medine’nin
lider kadrosu ise hayret içindedir. Bu ihtiyar nineye bu kadar zaman feda edilir
mi(!). Nihayet kadın anlatacağını anlatır ve gider. Hz. Ömer doğrulur.

Orada bulunanlardan biri, "Ey müminlerin emiri! Şu Kureyş’in liderlerini şu nine
için o kadar bekletmeye değer miydi" diye sorunca Hz. Ömer hışımla döner.
Herkesin duyacağı bir ses tonuyla: "Ne diyorsun! Yazık sana. Bu kadın Havle’dir.
Allah (c.c.) yedi gök ötesinden onu duydu, hakkında ayet indirdi de Ömer mi onu
dinlemeyecek. Vallahi bütün bir gün beni tutsaydı, öylesine duracaktım.
Problemini halletmeden gitmeyecektim."

Sormak istiyorum; Kuran-ı Kerim’i bu bakışla hiç okuyabiliyor muyuz..?

Hz. Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’in konu ile ilgili uyarı
ve yönlendirmelerinden birkaçı şöyledir:

"Sizin en hayırlınız, ailesine karşı iyi davrananınızdır. Ben aileme karşı en
iyi davrananızım."
"Müminlerin iman bakımından en mükemmeli ahlaki bakımdan en güzel olan ve
ailesine şefkat ve mülayemetle davranandır."
"Kadınlara karşı hep hayır tavsiye edin. Zira onlar sizin yanınızda birer
emanettir." (Tirmizî, İman 6; Ahmed, VI, 47,99)
"Eşlerinize yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, sakın onları dövmeyin
ve onları incitecek çirkin sözler söylemeyin." (Tirmizî, Radâ’ 11; İbn Mace,
Nikah 4; Ahmed, V, 72-73; Nesâî, ‘Işretü’n-Nisâ, s, 167)
"Harcayacağın tüm harcamalardan dolayı, Allah’ın (c.c.) izniyle mükâfat
alacaksın. Hatta eşinin ağzına verdiğin bir lokmanın bile karşılığını
alacaksın."(Ebû Davûd, Nikah 40-41)
"Sizden biri hem karısını köle gibi döver, hem de utanmadan sarılıp yatar."(Buhârî,
İman 56; Müslim, Vasıyye, 5; Ebû Davûd, Vasayâ 2; Tirmizî, Vasayâ 1; Nesâî,
Vasayâ 3) buyuran Hz. Peygamber Efendimiz (SAV), bu konuda en güzel örnekliği
kendisi sunmuştur. O, Yüce Allah’ın (c.c.) "Eşlerinizle en güzel bir biçimde
geçinin." (Ahmed, IV, 17; İbn Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, Beyrût,1957, VIII, 148)
emrini en güzel bir biçimde uygulamıştır. O, eşleriyle en güzel bir şekilde
geçinmiş, onlara her konuda yardımcı olmuş, ev işlerinde onlara ortak olmuş,
onlara asla bir fiske vurmamıştır. Onları hayatlarında ve vefatlarında her zaman
hayırla anmıştır. O, "Ey Aişe, bu gece bana, Rabbime (c.c.) ibadet için izin
verir misin?" (Nisa, 19) diyerek nafile ibadet için eşlerinden izin isteyecek
kadar ince bir ruha sahiptir..

Selam ve Dua ile..

Sakın Terk-i Edepten

•Şubat 6, 2012 • 1 Yorum

Sakın terk-i
edepten, kûy-i Mahbûb-i Hudâ’dır bu;
Nazargâh-ı ilâhîdir makam-ı Mustafâ’dır bu.!..

Felekte mâh-ı nev Bâbu’s-selâm’ın sîne-çâkidir;
Bunun kandîli, cevzâ matla-ı nûr-i ziyâdır bu!

Habîb-i Kibriyâ’nın, hâbgâhıdır fazîlette;
Tefevvuk kerde-i arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ’dır bu.

Bu hâkin pertevinden oldu, deycûr-i adem zâil;
Amâdan açtı mevcûdât, çeşmin tûtiyâdır bu.

Murââd-ı edeb şartıyla gir Nâbî bu dergâha;
Metâf-i kudsiyândır, bûsegâh-ı enbiyâdır bu.!

Nâbî

*Burası; Allah (c.c.) Sevgilisi’nin (S.A.V.) beldesi, Hazret-i Peygamber’in (S.A.V.) Cenab-ı Hakk’ın
(c.c.) nazar buyurduğu Temiz Bahçe’si (Ravza-i Nebî)dir; (öyleyse) edep hatası
işlemekten (tir tir titreyerek) sakın!

*Bu gökteki yeni ay, Selâm Kapısı’nın (Bâbu’s-selâm) yüreği yanık aşığıdır;
(Öyle ki, göklerdeki) Cevza Yıldızı bile ışığını, onun kandilinin nurundan almaktadır.

*Bu Allah’ın (c.c.) Yüce Sevgilisi’nin (S.A.V.) mübarek İstirahatgâhı (Türbesi)’nın
fazileti öyle yüksektir ki, Cenab-ı Hakk’ın (c.c.) izni ve rızasıyla arşına
çıkartılmıştır.

*İnsanlık karanlıktan, bu toprağın ışığı sayesinde kurtuldu. Çünkü o, mevcudatın
gözlerine şifa veren bir sürmedir; o nur sayesinde görmeyen gözler bile açılır.

*Nabi, (kimin huzuruna çıktığını bir düşün ve) bu dergâha; edep şartlarına
eksiksiz riayet ederek gir! (Zira) burası meleklerin bile (çok büyük bir edep ve
saygıyla) tavaf ettikleri ve Peygamberler’in (öpercesine) tecelli ettikleri bir
yerdir.

 

❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤ Peygamber, Müminlere Kendi Canlarından Daha Yakındır. (Ahzap,6)

•Şubat 3, 2012 • Yorum Yapın

İlahi Ente Maksûdî Ve Rızâke Matlubî

•Aralık 9, 2011 • 2 Yorum

(Ey Allah’ım (c.c.), yegâne maksad ve gayem Sen’sin, Sen’den tek istediğim, Sen’in rızândır. Benden memnun ve râzı olmaklığındır.)

Cebrail’e can olanların kıblesi sidre, karna kul olanların kıblesi sofradır..
Arifin kıblesi vuslat nuru; filozofun kıblesi hayaldir..
Zahidin kıblesi Allah (c.c.), tamahkârın kıblesi ise altın kesesidir..
Manâya yönelenlerin kıblesi sabır, görüntüye tapanların kıblesi bedendir..
Batın alemine kanat açmak dileyenlerin kıblesi Allah (c.c.)..
Zahir’de kalanların kıblesi güzel kadın yüzüdür..

AŞURA GÜNÜ VE GECESİNDE YAPILACAK İBADETLER, FAZİLETLİ AMELLER

•Aralık 4, 2011 • 1 Yorum

“Şehrullahi’l-Muharrem” olarak meşhur olan, yani “Allah’ın (c.c.) ayı Muharrem” olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır.

Allah’ın (c.c.) ayı, günü ve yılı olmaz, ancak Allah’ın (c.c.) rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamber Efendimiz (S.A.V.) tarafından bu şekilde ifade edilmiştir.

Âşura Günü ise Muharrem’in 10. günüdür. (05 ARALIK 2011 PAZARTESİ) Âşura Gününün Allah (c.c.) katında ayrı bir yeri vardır. Bugünde Cenâb-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kudsiyetini arttırmıştır. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir.

1. Allah (c.c.), Hz. Musa’ya (a.s.) Âşura Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir.
3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur.
4. Hz. Âdem’in (a.s.) tevbesi Âşura Günü kabul edilmiştir.
5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır.
6. Hz. İsa (a-s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
7. Hz. Davud’un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiştir.
8. Hz. İbrahim’in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.
9. Hz. Yakub’un (a.s.), oğlu Hz.Yusuf’un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.

Aşura günü yapılacak olan faziletli amellerin bir kısmını âlimler şu şekilde zikretmişlerdir:

Aşura Günü Oruç Tutmak:

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)şöyle buyurmuşlardır: “Aşura günü oruç tutmak, bir yıllık günaha keffarettir.”

Evvelki takvalı ve salih Müslümanlar, büyük sevaplar elde etmek niyetiyle Aşura günü çocuklarına dahi yemek yedirmezlerdi ki, manen oruçlu sayılsınlar.

Rasulullah Efendimiz (s.a.v.)Aşura günü akşama kadar yemek istemesinler ve oruçlu sayılsınlar diye çocukların ağzına mübarek tükürüklerini sürerlerdi. Anne ve babaların dahi çocuklarının bu sevaplarından payları vardır. Aşura günü hayvanların bile yavrularını emzirmedikleri rivayet olunur.

Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Aşura günü oruç tutunuz ve o hususta Yahudilere muhalefet edin. (Binaenaleyh) Aşura’dan bir gün önce veya bir gün sonrada oruç tutunuz.”[1]

Bu hadis-i şeriften de anlaşılacağı üzere, sadece Aşura günü oruç tutmak mekruhtur.[2]Aşura günü orucunu tutarken evla olan, Yahudilere benzememek için o günü ya bir gün öncesi ile beraber tutmak, ya da bir gün sonrası ile beraber tutmaktır.

Hazreti İbn-i Abbas (r.anhüma) buyurdu ki: “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medine-i Münevvere’ye geldiği zaman Yahudilerin oruç tuttuğunu gördü ve onlara bu orucu tutmalarının sebebini sordu. Yahudiler: ‘Bu gün (Aşura günü), Allahü Teâlâ’nın (c.c.) kendisinde Hazreti Musa’ya (a.s.) ve İsrailoğullarına Firavun’a yardım ettiği (ve onun zulmünden kurtardığı) bir gündür. Biz de bu sebepten dolayı bu güne tazim ederek bu günü oruçlu geçiriyoruz.’

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ‘Biz Hazreti Musa’ya (a.s.) daha layığız (yani onun yardım gördüğü güne tazim için oruç tutmaya daha layığız)’ buyurdu ve ashabına Aşura günü oruç tutmalarını emretti.”[3]

Hazreti İbn-i Abbas (r.anhüma) buyurdu ki: “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Aşura günü oruç tuttu ve o günde oruç tutulmasını ashabına emretti. Sahabeler bunun üzerine dediler ki: ‘Ey Allah’ın Rasulü (s.a.v.)! Bu güne Yahudiler ve Hıristiyanlar da tazim etmektedirler (ve bu günde oruç tutmaktadırlar).’ Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: ‘Gelecek sene inşaallah Muharrem ayının dokuzuncu gününü de oruçlu olarak geçiririz.’ Ancak ertesi seneye kalmadan Rasulullah (s.a.v.) vefat ettiler.”[4]

Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Her kim Muharrem ayında Aşura gününü oruçlu olarak geçirirse o kimseye on bin melek sevabı verilir. Her kim Muharrem ayının Aşura günü oruç tutarsa o kimseye on bin şehit sevabı verilir. Ve yine bu kimseye on bin kere (nafile) hac etmiş ve on bin kere (nafile) umre etmiş kimsenin sevabı verilir.”[5]

Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Bir kimse Aşura günü oruç tutar ise, Allahü Teâlâ (c.c.) o kimse için altmış sene boyunca oruç tutmuş ve namaz kılmış kimsenin sevabı gibi sevap yazar. Her kim Aşura günü oruç tutar ise o kimseye bin şehit sevabı verilir. Bir kimse Aşura günü oruç tutar ise Allahü Teâlâ (c.c.) o kimseye yedi kat semadakilerin sevabı kadar sevap yazar.”[6]

Hazreti Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Allahü Teâlâ (c.c.) İsrailoğullarına senede bir gün oruç tutmayı farz kıldı ki, o gün de Muharrem ayının onuncu günü olan Aşura günüdür. O gün sizler de oruçlu olunuz.

Her kim Aşura gününde oruç tutarsa, bu oruç o kimsenin kırk senelik günahına kefaret olur.

Bir kimse Aşura gecesini ihya eder ve oruçlu olarak sabahlayarak o günü oruçlu geçirirse, o kimse öldüğünü anlamadan(ölüm acısını hissetmeden) ölür.”[7]

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: “Her kim Aşura günü oruç tutarsa, o kimseye bin (nafile) hac ve umre sevabı verilir. Kendisine bin şehidin sevabı verilir. O kimseye doğu ile batı arasında olanların sevabı kadar sevap yazılır. Hazreti İsmail’in (a.s.) neslinden bin köleyi azat etmiş gibi olur. O kimse için cennette yetmiş bin köşk yazılır (inşa edilir) ve Allahü Teâlâ (c.c.) o kimsenin cesedine (bedenine) cehennem ateşini haram eder.”[8]

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: “Her kim Aşura gününü oruçlu olarak geçirirse o kimseye on bin melek sevabı verilir. Her kim de Aşura günü bin kere İhlâs Suresini okursa Allahü Teâlâ (c.c.) o kimseye rahmeti ile tecelli eder ve o kimseyi sıdıklardan yazar.”[9]

Aşura Günü Fakirlere Tasaddukta Bulunmak:

Peygamber Efendimiz (s.a.c.)buyurmuşlardır ki: “Kim, Aşura günü zerre kadar bir sadaka verirse, Allahü Teâlâ (c.c.)ona Uhud dağı kadar sevab verir. O sevabı da kıyamet günü mizanda yer alır.”[10]

Aşura Günü Zikir Meclisinde Bulunmak:

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)buyurmuşlardır ki: “Kim Aşura günü bir âlimin bulunduğu meclise yahut Allahü Teâlâ’nın (c.c.)zikredildiği bir yere gelip onlarla beraber bir saat oturursa (ve zikirle meşgul olsa), Allahü Teâlâ’nın (c.c.)o kimseyi cennete koyması bir hak olur.”[11]

Aşura Günü Selam Vermek:

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)buyurmuşlardır ki: “Kim, Aşura günü Müslümanlardan on kişiye selam verirse, bütün mü’minlere selam vermiş gibi olur.”[12]

Aşura Günü İnsanlara İkramda Bulunmak:

Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse, Aşura gecesi oruç tutmakta olan bir mü’mine iftar ettirirse, Ümmet-i Muhammed’in (s.a.v.) tümüne iftar ziyafeti vermiş ve hepsinin karnını doyurmuş gibi olur.”[13]

Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Aşura günü bir kimseye su ikram eden kimse, göz açıp kapayacak zaman zarfında dahi Allahü Teâlâ’ya (c.c.) isyan etmemiş kimse gibi olur.”[14]

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)buyurmuşlardır ki: “Kim bir şeyi canı çekipde onu yemeden Müslüman komşusuna yedirirse, o kimse Allahü Teâlâ (c.c.)kendisine cennet taamından yedirinceye ve cennet şarabından içirinceye kadar dünyadan çıkmaz (yani ölmez).”[15]

Aşura Günü Yetimlere Güzel Davranmak:

Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim Aşura günü bir yetimin başını okşarsa, o yetimin başındaki tüylerin sayısınca cennetteki derecesi arttırılır.”[16]

Aşura Günü Yıkanmak:

Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim Aşura günü gusül abdesti alırsa, ölüm hastalığı hariç kendisine hastalık isabet etmez.”[17]

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)buyurmuşlardır ki: “Kim Aşura günü yıkanırsa (gusül abdesti alırsa)Allah (c.c.)indinde, annesinden doğduğu gün gibi bütün günahlarından temizlenmiş olur.”[18]

Yine bir haberde rivayet olunmuştur ki: “Kim Aşura günü iki kere yıkanırsa (gusül abdesti alırsa)iki gözü katiyyen hastalık görmez.”[19]

Aşura Günü Sürme Kullanmak:

Aşura günü sürme çekmek sünnettir. Her kim aşure günü içinde misk bulunan sürmeyi çekerse gelecek seneye kadar göz ağrısı çekmez.

Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim Aşura günü gözlerine sürme çekerse sene boyunca göz ağrısı çekmez.”[20]

Aşura Günü Sıla-ı Rahim Yapmak:

Peygamber Efendimiz (s.a.v.)buyurmuşlardır ki: “Akrabası ile alakasını kesen kişi, Aşura günü akrabasını ziyaret ederse Allahü Teâlâ (c.c.)ona Hazreti Zekeriyya oğlu Yahya (a.s.)ile Hazreti İsa’nın (a.s.)sevabını nasip eder ve o kimseyi cennette onlarla beraber şu iki parmak gibi yan yana kılar. (Orta parmağı ile başparmağını birleştirdi.)”[21]

Aşura Günü Çoluk Çocuğuna İhsanda Bulunmak:

Hazreti Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Aşura gününde çoluk çocuğunuza bolluk gösteriniz. Her kim Aşura gününde çoluk çocuğuna bolluk gösterip onlar için malından harcarsa Allahü Teâlâ (c.c.) senenin diğer günlerinde o kimseye bolluk ihsan eder.”[22]

Hazreti İbn-i Mesud’dan (r.a.) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Kim ailesine Aşure günü geniş (cömert) davranırsa, Allahü Teâlâ (c.c.) da ona senenin geri kalan günlerinde geniş davranır.”[23]

Süfyan Sevrî (r.aleyh) der ki: “Biz bunu denedik ve öyle bulduk.”

O günde Hazreti Nuh’un (a.s.) ve yanındakilerin, tufandan kurtulmuş olarak ilk defa karaya indiklerini, selamet ve bereket içinde, ailelerinin geçimliklerini hazırlamakla emrolunduklarını, böylece bu günün, geçim vazifelerinde bir genişlik ve bolluk günü olduğunu, bu bolluğa her sene katılmanın bir sünnet kılındığını eski büyük âlimlerden rivayet edilir. O gündeki bolluk ve bereketin tecrübeyle sabit olduğunu birçokları söylemiştir. Hazreti Cabir (r.a.) bunlardan biridir. İbn-i Uyeyne: “Biz bunu elli veya altmış yıl denedik” diyerek o günün bolluk ve bereketini teyit etmiştir.

Aşura Günü Hasta Ziyaret Etmek:

Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim Aşura günü bir hastayı ziyaret ederse, bütün Âdemoğullarını ziyaret etmiş gibi sevap alır.”[24]

AŞURA GÜNÜ YAPILACAK DİĞER FAZİLETLİ AMELLER

Her kim aşure günü Ayetel Kürsi ve İhlâs-ı Şerif’i yüzer kere okursa, sonra ana ve babasına dua etse Allahü Teala (c.c.)onlardan azabı kaldırır (hafifletir).[25]

O gün kişi Müslümanların yolundan eziyet verecek şeyler kaldırmalıdır. Dargın Müslümanların arasını bulmalı, cenazelere iştirak etmeye çalışmalıdır. Yine kişi o gün Müslüman kardeşlerine olan sevgi ve saygısını özellikle belirtmeli ve onlara değer vermek amacıyla onlarla musafaha etmelidir. Hasımlarının da gönlünü alıp kendisinden razı etmeye çalışmalıdır.[26]

Aşura günü, bir de aşura isimli bir tatlı pişirilir. Menşei şöyle rivayet edilir: Hazreti Nuh’un (a.s.)gemisi, aşura günü Cudi dağının tepesine oturunca, gemidekiler tufandan kurtuluş gününü kutlamak istemişler ve geminin ambarında arta kalan erzakı karıştırıp bir yemek pişirmişlerdir. Aşura pişirme adedi buradan kalmadır. Aşura tatlısı yapmanın bu anlatılan haricinde herhangi bir dini hükmü yoktur. Bir ibadet değil, adettir.

Selam ve Duâ ile..

╔═ೋღ♥ www.facebook.com/islamcokguzelharun ♥ღೋ═╗
╚═══ೋღ♥ www.facebook.com/islamcokguzel ♥ ღೋ══╝

[1]Ahmed b. Hanbel: 1/241; Beyhaki, Şuabul İman: 3/365
[2]Alemgir, el-Fetaval Hindiyye: 1/202
[3]Buhari, Savm: 69; Müslim, Sıyam: 127; Ebu Davud, Sıyam: 64; İbn-i Mace, Sıyam: 41; Darimi, Savm: 46; Ahmed b. Hanbel: 1/291, 310, 336, 340; Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/316-317
[4]Müslim, Sıyam: 133; Ebu Davud, Sıyam: 65; Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/318
[5]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/314-315
[6]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/315-316
[7]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/316
[8]Beyhaki; Safuri, Nüzhetül Mecalis: 1/157
[9]Safuri, Nüzhetül Mecalis: 1/156
[10]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 217
[11]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 217
[12]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 217-218
[13]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/314-315
[14]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/315
[15]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 218
[16]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/314; Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 218
[17]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/315; Safuri, Nüzhetül Mecalis: 1/157
[18]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 218
[19]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 218
[20]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/315; Safuri, Nüzhetül Mecalis: 1/157
[21]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 217
[22]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/316
[23]Camiüs Sağîr: 6/235; Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/316; Safuri, Nüzhetül Mecalis: 1/157
[24]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/315
[25]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 217

Tahir Büyükkörükçü Hoca Efendi (Sultân’ül Vaizin) Belgeseli

•Aralık 2, 2011 • 1 Yorum

Tahir Büyükkörükçü Hoca (Sultân’ül Vaizin) Belgeseli

Yeni Hicri Yılınız Mübarek Olsun ( 01 Muharrem 1433)

•Kasım 25, 2011 • Yorum Yapın


01 MUHARREM 1433

26 KASIM 2011

HİCRİ YILBAŞI

Yeni bir hicret yılına girmekteyiz.
1432 hicri yılını uğurlarken, 1433 hicri yılına kavuşmanın sevincini yaşıyoruz.

Yeni sayfaların açıldığı bu hicri senenin, bütün müslümanlar hakkında hayırlar getirmesini, zulüm altında inleyen kardeşlerimizin acılarının dinmesine ve bizlerin de İslami şuurumuzun artmasına vesile olmasını Cenab-ı Hakk (c.c.) ‘tan niyaz ederiz.

Muharremü’l Haram hicri senenin ilk ayıdır.

Bu mübarek ayda yapılabilecek amellerden bazılarını zikretmek gerekirse;

1. Muharrem’in 1-10. günleri arasında edilebilecek dua:

“Bismillahirrahmanirrahim”

“Allahümme entel Ebediyyü’l-Kadim,”

“Allahım,Sen Ebedi (sonu olmayan) – Kadim(öncesi olmayan)

el-Hayyü’l-Kerim,

Hayy (devamlı diri olan)-Kerim(cömert,ulu)

el-Hannanü’l-Mennan,

Hannan (çok acıyan)-Mennan(çok ihsan eden)’sın

ve hazihi senetün cedideh,es’elüke fihe’l-ismete mineş-şeytanirracim.

(bu yeni senede,beni şeytanın şerrinden korumanı)

Ve’l-avne ala hazihi’n-nefsi’l-emmareti bis-sui,

(nefsimin kötülüklerine karşı bana yardım etmeni)

Ve’l-iştiğale bima yukarribuni ileyke Ya Ze’l-Celali ve’l İkram.

(ve beni Sana yaklaştıracak işlerle meşgul etmeni niyaz ederim,Ey Celal ve İkram sahibi olan Allah’ım.)

Birahmetike Ya Erhamerrahimin.”

(Ey Merhametlilerin En Merhametlisi,bana Rahmetinle muamele eyle.)”

2. Muharrem ayının onuncu günü “Aşura” günüdür.

Allah(CC) katında faziletli bir gündür.

Sevgili Peygamberimiz(SAV) bugünü oruçlu geçirirlerdi.

Peygamberliği öncesinde de “aşure orucunu” tutmuştur.

Medine-i Münevvere’ye teşrif ettiklerinde yahudilerinde aynı gün oruç tuttuklarını gördü ve Müslümanlara 10 Muharrem’in önüne veya arkasına bir gün daha ilave edilmesini tavsiye buyurmuşlardır.

3. Aşura gününde (10 Muharrem);

* Eve çeşitli ve bol erzak almak,
* Muhtaçlara tasaddukta bulunmak,
* Komşu ve akrabaya ikramlarda bulunmak,

Gündüzünü oruçlu geçirip,gecesini de Kur’an okuyarak-namaz kılarak ihya etmenin ecre ve Cenab-ı Hakk’ın rızasına vesile olacağını unutmamalıyız.

Yine Muharrem ayının ilk “on” günü içerisinde, bir defaya mahsus olmak üzere, 2 Rekatta selam vererek, 6 Rekat namaz kılınması da tavsiyeler arasındadır.

Bu namazın, akşam ile yatsı namazları arasında kılınabileceği gibi, yatsı namazından sonra da kılınabileceği belirtilmiştir..

Namazın kılınışı şu şekilde tarif edilmiştir..

“Niyet eyledim Ya Rabbi rıza-i şerifin için namaza.”

(Kul hakkı geçmiş ise bu hakkın ödenebilmesi niyetiyle)

“Allahu Ekber”

1. Rekatta: 1 Fatiha Suresi.- 1 Ayetel Kürsi – 11 İhlâs Suresi

2. Rekatta: 1 Fatiha Suresi – 10 İhlâs Suresi

3. Rekatta: 1 Fatiha Suresi – 1 Tekasür Suseri – 11 İhlâs Suresi

4. Rekatta: 1 Fatiha Suresi – 10 İhlâs Suresi

5. Rekatta: 1 Fatiha Suresi – 3 Kafirun Suresi – 11 İhlâs Suresi

6. Rekatta: 1 Fatiha Suresi – 10 İhlâs Suresi

okunarak namaz tamamlanır ve duâ edilir..

Konumuza duâlar ile devam edelim;

“Bismillahirrahmanirrahim”

“Rabbena zalemna enfusena ve inlem tağfir lena ve terhamna lene kunenna mine’l-hassirin.”

“Ey Rabbimiz ! Biz kendimize zulmettik.Eğer bizleri affetmezsen ve bizlere acımazsan husrana uğrayanlardan oluruz.”

(A’RAF SURESİ: Ayet; 123)

“Bismillahirrahmanirrahim”

“Rabbic’alni mukimesselati ve min zürriyyeti Rabbena ve Tekabbel duae.
Rabbenağfir li velivalideyye velil mü’minine yevme yekumu’l-hisab.”

“Ey Rabbim; beni ve soyumdan gelen salih kimseleri,namazını dosdoğru kılanlardan eyle. Ey Rabbimiz duamı kabul eyle.

Ey Rabbimiz herkesin hesaba çekileceği günde,beni,anamı-babamı, ve bütün mü’min’leri affet.”
(İBRAHİM SURESİ: Ayet; 40/41)

“Bismillahirrahmanirrahim”

“Rabbi inni euzu bike en es’eleke me leyse li ve terhamni ekun mine’l-hasirin.”

“Ey Rabbim! Bilgim olmayan şeyi Sen’den istemekten Sana sığınırım.Ve eğer beni bağışlamazsan ve esirgemezsen,hüsrana uğrayanlardan olurum.”

(HUD SURESİ: Ayet; 47)

Selam ve Duâ ile; Allah (c.c.)’a Emanet Olunuz..

Sene Sonu ve Sene Başı Duâları

•Kasım 25, 2011 • Yorum Yapın


[Sene Sonu ve Sene Başı Duâları]
✿ÖNEMLİ NOT: Sene Sonunda ve Sene Başında Okunması Önemle Tavsiye Edilen, Günahları Silen, Şeytanı Üzen, “Sene Sonu ve Sene Başı Duaları”dır..!

Saygıdeğer Arkadaşlar; 25 Kasım 2011 Cuma Günü (Yani Bugün) Akşam Namazına kadar ki süre, “Hicri Yılın Son Günü”dür.. (29 ZİL-HİCCE 1432)

Akşam Ezanı okunduktan sonra ise; İslam’da yeni gün girer ve 1 MUHARREM 1433’e gireceğiz İnşaAllah..

●✿Sene Sonu Duasını; İkindi Namazı ile Akşam Namazı Arasında 3 Defa (Arapça bilenler Arapçası ile, bilmeyenler ise Türkçe Açıklamasından) Okumalıdır..

●✿Sene Başı Duası ise; Akşam Namazı ile Yatsı Namazı Arasında 3 Defa (Arapça bilenler Arapçası ile, bilmeyenler ise Türkçe Açıklamasından) Okunmalıdır..

[Lütfen; Mümkün Olduğu Kadar Paylaşalım ve Herkese Ulaştıralım.]

Rabbim (c.c.) Dualarımızı Dergâh-ı İzzetinde Kabul Buyursun.. Amin..
Selam ve Dua ile..
╔═ೋღ♥ http://www.facebook.com/islamcokguzelharun ♥ღೋ═╗
╚═══ೋღ♥ http://www.facebook.com/islamcokguzel ♥ ღೋ══╝

Ruhum Sana Aşık, Sana Hayrandır Efendim (S.A.V.)

•Kasım 24, 2011 • Yorum Yapın